13 Ocak 2014 Pazartesi

Uçansu Şelalesi

Antalya’da iki tane Uçansu Şelalesi var. Bunlardan biri (ve daha görkemlisi) Gündoğmuş İlçesi sınırlarında ve Antalya’ya uzaklığı 167 km. Diğeri ise, Antalya’ya yaklaşık 65 km. uzaklıkta.

Gebiz'den sonra Akçapınar'a gitmek için köprüden geçmek gerekiyor

Bu sözünü ettiğim ikinci şelale, Serik İlçesi sınırlarında kalıyor ve Antalya Serik karayolunun 25. km’sinden sola doğru Silyon ve Gebiz levhası yönüne sapmak gerekiyor. Gebiz, bu kavşaktan 20 km. ötede. Gebiz’den sonra uzun bir köprü geçip Akçapınar Köyü’ne gitmeniz gerekiyor. Biraz daha gittikten sonra asfalt bitiyor. Gebiz’den sonraki mesafe yaklaşık 20 km. (aslında 15-20 km. arası bir mesafe ama ben burada yolu şaşırdığım için mesafeyi kesin olarak ölçemedim). Akçapınar’dan sonra yolu bulmak zorlaşıyor. Köyün dışına çıkıp, zor görülen elyazısı ahşap bir işaretle kuru akarsu yatağına girmek ve bir süre burada yol almak gerekiyor. Sonrasında birçok akarsu yatağı geçeceksiniz, bunlar her 2-3 km.’de bir karşınıza çıkacak. Yaz mevsiminde akarsu yatakları muhtemelen tamamen kurumuş olur (11 Ocak’ta gittiğimde su son derece sığ akıyordu). Yol ormandan ve akarsu yataklarından devam ediyor. Yağmur mevsiminde yol çamurlu oluyor. Yarım saat sonra şelale bölgesine geliniyor. Burada, kışın kapalı olan bir tesis var, sanırım restoran ve kafe olarak hizmet veriyor. Girişte bir kulübe var ve yazın muhtemelen giriş için ücret talep ediliyor.

Kışın, şelale bölgesinde yaşayan 3 kedinin dışında bir canlı belirtisi yok



Burası, Antalya’dan bir buçuk saatte ulaşabileceğiniz ve günübirlik geziler için uygun bir yer. Çevrede çok sayıda orman yolu var ve günün geri kalanını buralarda arazi sürüşü yaparak değerlendirebilirsiniz.

Bozdağ yol boyu size eşlik ediyor

Günbatımında Bozdağ

10 Ocak 2014 Cuma

Honda 2014 Dakar Rallisi'nde İddialı

Geçtiğimiz yıl, 24 yıl aradan sonra Dakar rallisine geri dönen Honda, Helder Rodrigues, Johnny Campbell ve Javier Pizzolito'dan oluşan takımıyla ve yeniden yaratılan CRF 450 ile yarışı başlangıç için başarılı sayılacak bir dereceyle (genel klasmanda yedincilikle) tamamlamıştı.

Honda CRF 450, 2014 yılı için daha da geliştirildi ve takımda bazı değişiklikler yapıldı. 2014 Dakar rallisi takımında Johnny Campbell yer almıyor, onun yerine takıma Sam Sunderland, Joan Barreda ve Paulo Goncalves eklendi. Böylece takım gençleşmiş de oldu (en yaşlısı 1979, en genci 1989 doğumlu).

Hatırlayacaksınız, Dakar rallisini 5 kez kazanmış olan Fransız pilot Cyril Despres, geçtiğimiz yıl KTM'den Yamaha'ya transfer olmuştu. Onun en büyük rakibi Marc Coma ise KTM takımında yarışmayı sürdürüyor.

Honda bu yıl sürpriz bir çıkış yaparak KTM ve Yamaha takımlarına güçlü bir rakip olarak çıktı ortaya.



Birinci etabın birincisi Honda'dan Joan Barreda (derecesi 02:25:31), ikinci gelen Marc Coma'nın derecesi  02:26:08; üçüncü gelen Despres'in derecesi ise 02:27:11

İkinci etabın birincisi Honda'dan Sunderland'ın derecesi 03:42:10

Üçüncü etabın birincisi Honda'dan Barreda'nın derecesi 03:47:03

Dördüncü etapta Honda'nın en iyi derecesi, altıncı gelen Barreda'ya ait (05:43:09)

Beşinci etapta Honda'nın en iyi derecesi, üçüncü gelen Rodrigues'e ait (03:28:01)

Altıncı etapta Honda'nın en iyi derecesi, üçüncü gelen Barreda'nındı (04:23:56). İkinci Marc Coma ile arasında yalnızca 1 dk. 15 saniye vardı. Etap birincisi ise Duclos'tu (derecesi 04:21:34).

Yedinci etap birincisi, 03:28:41'lik derecesiyle Honda'dan Barreda oldu. İkinci Marc Coma'nın derecesi 03:32:44; üçüncü Despres'nin derecesi ise 03:34:16 oldu.

Sekizinci etabın birincisi, 05:23:20'lik derecesiyleYamaha'dan Despres oldu. Bu aynı zamanda Despres'in bu yılki ilk etap birinciliği. İkinci KTM'den Marc Coma'nın derecesi 05:25:35; üçüncü Honda'dan Barreda'nın derecesi ise 05:25:59 oldu (Marc COma ile arasındaki süre farkı yalnızca 24 saniye).

Genel klasmanda ise toplam 232:06:19'luk derecesiyle KTM takımından Marc Coma hâlâ lider durumda (5. etaba kadar lider Honda'dan Joan Barreda'ydı).

Barreda gene klasmanda ikinci durumda ve derecesi 32:44:57

Barreda ile Marc Coma arasındaki (genel klasmanda) süre farkı 38 dk. 38 saniye.



Beşinci etapta, Honda takımından Paulo Goncalves büyük bir talihsizlik yaşadı ve motosikleti bir anda alevler içinde kaldı. Böylece Goncalves bu yılki Dakar rallisine veda etmek zorunda kaldı. Hava sıcaklığının 40 dereceyi aştığı beşinci etapta yarış dışı kalan Goncalves, o anı şöyle anlatıyor:

"Çeşitli sorunlar nedeniyle liderlik şansını yitirince Barreda'yı desteklemek için elimden geleni yaptım. İyi gidiyordum ve etabın yarısındaydım. Aşırı sıcakta birden ayaklarımın ısındığını fark ettim ve motosikletimin yandığını gördüm. Motosikletten atladım ve alevleri kumla söndürmeye çalıştım ama alevlerle başa çıkamadım ve motosiklet tamamen yandı. Yıl boyunca çok sıkı hazırlık yaptıktan sonra bu şekilde yarış dışı kalmak bende çok büyük bir hayal kırıklığı yarattı."



Goncalves her ne kadar şanssız bir şekilde Dakar rallisine veda etmek zorunda kalsa da, bu çok tehlikeli yarışta, bu ciddi kazayı zarar görmeden atlattığı için şanslı sayılır.

Bu yılki Dakar rallisi daha da zorlu, çünkü 4300 metre yüksekliğe varan etaplarda yarışılıyor. Yükseklikten dolayı ortaya çıkan düşük oksijen yarışçıları daha da yoruyor. Ayrıca buralarda güneş daha yakıcı, hava da daha soğuk oluyor. Gün içinde çok büyük ısı farklılıkları oluşabiliyor ve bu da yarışçıların sınırlarını iyice zorluyor.

Bakalım önümüzdeki günlerde genel klasmandaki liderlik yeniden el değiştirecek mi, bekleyip göreceğiz.




30 Kasım 2013 Cumartesi

HONDA CRF 250 L İÇİN DAHA BÜYÜK YAKIT DEPOSU

Honda CRF 250 L piyasaya 2013 yılında çıktığı için birkaç ay öncesine kadar piyasada daha büyük bir yakıt deposu bulunmuyordu. Ama artık böyle bir yakıt deposu var. Bilindiği gibi, CRF 250 L kullanıcılarının en büyük sıkıntılarından biri, 7.7 litrelik küçük yakıt deposu. Bu, olmadık yer ve zamanlarda yakıtın bitmesine, sürücünün yolda kalma korkusu yaşamasına, zaman zaman bidonla yedek benzin taşımasına ve uzun yolda her 100-130 km.'de bir benzinliğe girmesine neden oluyordu. Ama artık bahsettiğim sıkıntıları büyük ölçüde ortadan kaldıracak bir seçenek bulunuyor. Amerikan firması IMS, standart yakıt deposundan 4 litre daha büyük (11.7 lt.), zorlu arazi koşullarına uygun, siyah renkli plastik bir yakıt deposu sürdü piyasaya. Böylece CRF 250 L, yeni yakıt deposuyla 200 km. hiç durmadan yolculuk yapmayı garanti ediyor. Benzin deposunun fiyatı 275 dolar. Amerika içine kargo ücretsiz ama Türkiye'ye yollatmayı düşünenlerin gümrük vergisi ve kargo ücreti ödemek zorunda kalacaklarını belirteyim. İlgilenenler için link:




28 Ekim 2013 Pazartesi

Honda CRF 250 L İncelemesi


Honda CRF 250 L, çıktığı günden bu yana ilgi çeken ve merak edilen bir motosiklet oldu. 250 cc segmentinde fazla seçenek olmaması ve ek olarak fiyatının rakiplerine göre daha düşük olması bu ilgiyi daha da arttırdı.
Honda, bu motosiklet ile birlikte pazara modern bir motosiklet kazandırmış oldu. Daha önce 4999 $’lık fiyatı ile CRF 230 L’nin yerine üretilen bu motosiklet ile Honda daha fazla rekabet etme ve bu rekabetten pay alma şansı kazandı. CRF 230 L kötü bir motosiklet olmamasına karşın daha kaliteli olan Yamaha XT 250 ve daha off road özellikli bulunan Kawasaki KLX250 karşısında zayıf kalıyordu. CRF 250 L ile Honda büyük bir adım atmış oldu.

CRF 250 L, güvenilir ve dayanıklı bir motosiklet. Sürüşü keyif veriyor

Gelelim motosiklete… CRF 250 L agresif görüntüsü nedeniyle pek çok insanda kros motoru olduğu izlenimi uyandırıyor. Hatta forumlardan gördüğüm kadarıyla, motosiklete yeni başlayacak olanların bir bölümü bu motosikleti büyük ölçüde kros amaçlı kullanım için almak istiyor. Bu konuya aşağıda daha ayrıntılı olarak değineceğim. Şimdilik motosikletin görünümü ile ilgili değerlendirmelerimize devam edelim.
CRF 250 L’nin grenajı modern. Siyah beyaz ve kırmızı beyaz olarak iki renkte üretilen bu motosikletin Türkiye’de yalnızca kırmızı beyaz rengini bulmak mümkün. Kırmızı beyazın bu motosiklete daha fazla yakıştığını düşünmekle birlikte diğer renk seçeneğinin de bulunmasını tercih ederdim.
Grenajın plastik olması, hasar karşısında ucuza parça değişim imkânı sağlıyor. Motosikletin bakımı çok kolay. Bütün parçaları kolayca sökülüp takılabiliyor. Motosikletin sol tarafında, basit tamiratları yapabilmek için anahtarla açılabilen gizli bir bölme var ve çok iyi gizlenmiş. Kullanılan malzemeler genel olarak iyi. Ayaklıklar geniş ve dişli, off road kullanımı için uygun. Gösterge elektronik, rakamlar büyük ve okunaklı. Yakıt göstergesi ile dijital saat çok yararlı, devir saati yok. Aynaların görüş açısı çok iyi, görünüşleri de güzel. Ön far ve arka lamba modern ve güzel bir görünüme sahip. Ön far agresif çizgiler taşıyor, bu da motora hoş bir hava vermiş.

CRF 250 L'nin ön farı agresif çizgiler taşıyor
Yakıt deposu, bu tür motosikletlerde olduğu gibi küçük, 7.7 litre uzun menzillerde yetersiz kalıyor. Benim gibi uzun yol yapmayı seviyorsanız ve zaman zaman medeniyetten uzakta seyahat ediyorsanız ne yazık ki yanınızda fazladan yakıt taşımanız gerekiyor. Acerbis firması, CRF modelleri için off road’a ve daha uzun menzile yönelik plastik ve daha büyük yakıt tankları üretiyor ama belki CRF 250 L henüz yeni bir model olduğundan, piyasada şimdilik plastik yakıt deposu bulunmuyor (artık daha büyük plastik depo temin etme olanağı bulunuyor, bkz. http://motosikletgezileri.blogspot.com/2013/11/honda-crf-250-l-icin-daha-buyuk-yakit.html
Plastik yakıt tanklarının avantajı, bilindiği gibi darbe sırasında daha dayanıklı olmasından kaynaklanıyor. Metal tanklar, darbe aldığında içe göçtükleri ve bunun sonucunda çoğu zaman onarımları da olanaksız olduğu için motosiklette kalıcı hasar bırakabiliyor.

Gidon yüksekliği ayakta sürüş için çok konforlu değil, biraz daha yüksek bir gidon daha iyi olurdu.

Farların gücü yeterli. Kısa farlar parlak, zaman zaman diğer araç sürücüleri tarafından uzun far sanılıyor.
Ön ve arka hidrolik disk frenler vasat. Arka fren dikkatli kullanılmazsa (özellikle acil frenleme durumunda) çabuk kilitliyor. Haliyle durma mesafesinden de üstün bir performans beklememek gerekiyor.

Motosikletin dengesi iyi, ağırlığı sürüş esnasında hissedilmiyor ama 138 kg kuru (144 kg dolu depo) ağırlığı biraz fazla. Öyle ki, bu ağırlık CRF 250 L’yi segmentindeki en ağır motosiklet haline getiriyor.

CRF 250 L dolu deposuyla 144 kg.'ye varan ağırlığı ile rakiplerine göre daha ağır bir motosiklet


Selesi bu tür bir motosiklet için rahat sayılır. Segmentindeki en konforlu sele CRF 250 L’ninki. Tek kişi Antalya’dan İzmir’e yaptığım (yaklaşık 500 km) yolculuklarda, benzin almak için durmak zorunda kalışımı saymazsak, hiç mola vermeden yolculuk yapabiliyorum. Bu kişiden kişiye değişebilir ama kanımca konforlu ve yorulmadan seyahat etme limiti bu motosiklet için günde 300 km. civarı. Fazlası yorucu oluyor. Sele, bir saatten sonra uyuşturmaya başlıyor, özellikle saatte 100 km hızın üzerine çıkıyorsanız, artan titreşime bağlı olarak bu uyuşukluk/karıncalanma hissi artıyor.
Sele, iki kişi için dar ve bu şekilde yolculuk yapmak keyifli değil. Bir başkası ile yolculuk yaptığınızda, uyuşukluk hissinden kurtulmak ve daha rahat bir oturuş pozisyonu elde etmek için selede yer değiştirmeniz mümkün olmuyor ve 45 dk.’dan sonra ya kısa bir mola vermeniz gerekiyor, ya da arada sırada motosiklette ayağa kalkmanız… Oturuş pozisyonu ve ayaklıkların mesafesi iyi. Ancak arka yolcu için ayaklıklar yüksekte kalıyor ve mesafe kısa. Oturuş pozisyonu rahat değil. Kısa ayaklık mesafesi ve yükseklik, arkada oturan için uzun yolda diz ağrısına neden oluyor.
Biz bu sorunu, arkaya koyduğumuz çanta (topcase) ile hafiflettik. Kız arkadaşımın diz ağrısı hissedilir derecede azaldı. Çünkü artık sırtını yaslayabiliyor ve böylece dik oturmak için fazladan güç harcamıyor. Kız arkadaşımın bir diğer şikâyet konusu, çok yukarıda kaldıkları için, arkadaki ayaklık yerlerinden yeterince destek alamamasıydı. Arkaya monte ettirdiğim yan çanta demirleri buralara kadar uzandığı için şimdi ayaklarını buralara da dayayıp daha iyi destek alabiliyor. 

CRF 250 L'nin selesi iki kişilik yolculuklarda çok rahat değil

Titreşime gelirsek… 100 km.’nin üzerinde hissedilir derecede artış oluyor. Ama bu artış, aynaları titretecek, ayaklıklardaki ayaklarınızı uyuşturacak ölçüde değil. Kabul edilebilir bir titreşimden söz ediyorum. Motosiklet 115 ile 120 km. hız aşılırsa hafif yalpalamalar yapmaya başlıyor. İki kişi ile yolculuk sırasında ağırlık nedeniyle bu yalpalama ya hissedilmiyor ya da ciddi ölçüde azalıyor. Gene de bu yalpalama sürüşü riske sokacak, dengeyi bozup kontrolü yitirmenize neden olacak ölçüde değil. Yalnızca sürüş konforunu azaltıyor ve sürüş bu saatten sonra iyice vahşi/tatsız bir hale geliyor.
Hız konusu, forumlarda en çok tartışılan konulardan biri ve en çok yanlış bilgi de bu konuyla ilgili. Bazıları, motosikletin çok rahat bir şekilde saatte 140 km. hıza ulaştığından söz etmiş. Bu bilgi kesinlikle doğru değil. Bu motosiklet ile 4 ayda 10.600 km.’yi aşkın yol yaptım. Bunların büyük bölümü uzun yoldu ve defalarca son sürate çıkma, hızlanmasını görme ve değişik yol ve hava koşullarında test etme imkânı buldum. Motosikletin son hızını saatte 120 km. olarak belirtirsem yanlış söylemiş olmam. Ama yol koşulları (eğim, asfalt kalitesi, vb.) ile hava koşulları (rüzgâr) bu durumu çok değiştiriyor. Bazen 105 km.’yi geçemezken, bazen 130’lara çıktığım oldu. Ancak 130’lara nadir çıkıyor. Hatırladığım kadarıyla ibrede en çok 141 km.’yi gördüm ama yalnızca birkaç saniye sürdü. Düş kırıklığına uğramayın ve son sürati saatte 115 ile 120 km. arası kabul edin. Kaldı ki, saatte 130 km ve üzerinde yalpalama ve titreşim arttığı için motosikleti kontrol etmek güçleşiyor. Sürüş de büsbütün tatsız bir hale geliyor. Hız sizin için önemli bir kriterse, belki de bu motosiklet sizin için uygun olmayabilir.

Motosikletin (yurtdışı testlerinde) en çok eleştirilen noktası ise, arka süspansiyonu. Ön süspansiyon idare eder ise de, arka süspansiyon arazi için fazla yumuşak. Bu nedenle sert off road denemelerinden kaçınılması, kros amaçlı kullanılmaması gerekiyor. Bu amaçla kullanmak isteyenlerin yurt dışında arka süspansiyonu değiştirttiğini de belirteyim (600 $ civarı). Süspansiyon sertliği ayarlanamıyor ve bu da olumsuz bir özellik. CRF 250 L, hafif arazi koşullarında son derece başarılı. 
CRF 250 L, ağır olmayan her türlü arazi koşulu ile çok rahat başa çıkabiliyor


Sele yüksekliği 875 mm. Bu, boyu 1.75 altında olanlar için biraz sorun olabilir.

Yakıt konusunda kesin bir rakam veremeyeceğim. Sürüş tarzı çok etkiliyor. Agresif ve hızlı kullanımda (uzun yol için) bir depo ile ortalama 130 - 150 km. yol yapılıyor. 100 km.’nin altında bir hızla seyredildiğinde ise 180 km bulabiliyor. Deposu 28.10.2013 tarihi itibariyle 30 TL’ye doluyor. Fabrika değerlerine göre, motosiklet 100 km.’de ortalama 3 lt. benzin tüketiyor. Benim hesaplarıma göre ise uzun yolda ortalama 3,5 lt. tüketiyor (üreticiler genellikle ideal koşullarda test ettikleri için çoğu zaman fabrika verileri daha düşük çıkıyor). Şehir içi 4 lt. yakıyor. Bu rakamlar kesin değil, benim gözlem ve deneyimlerime dayanıyor.

Motosikletin egsozu yukarıda kaldığı için buralara yan çanta koymak ciddi bir sorun oluyor. Bu yüzden kumaş çantamı iki kez yaktım. Türkiye’de buna uygun çanta demiri de bulamadım. Demirciler de çoğu zaman uğraşmak istemedikleri için yapmaya yanaşmıyor. Çareyi Amerika’dan 289 $’a yan çanta demiri getirtmekte buldum.
Bu motosiklet yeni üretildiği için şu anda piyasada yeteri kadar destekleyici ürün bulunmuyor. Zamanla daha iyi olacaktır.

Konfor önceliğiniz değilse, CRF 250 L ile iki kişi de seyahat edebilirsiniz 

CRF 250 L, şehir içi kullanımda da çok rahat. Arıza çıkarmayan, bakımı kolay ve dayanıklı bir motosiklet. İlk kez motosiklet alacaklar için de çok iyi bir seçenek. Ayrıca eğer konfor düşkünü değilseniz, bu motosiklet ile dünyanın öbür ucuna bile gidebilirsiniz (yalnızca küçük yakıt tankı biraz sorun olabilir).


26 Ekim 2013 Cumartesi

Kuzey Ege ve Güney Marmara Motosiklet Gezileri, Dördüncü Bölüm: Çanakkale ve Assos

Gökçeada’dan doğruca Çanakkale’ye feribot yoktu. Bu yüzden önce saat 15:00 feribotuyla önce Kabatepe’ye geçtik. Kabatepe’den, Eceabat’a giderek (on beş km) Çanakkale feribotuna binmek gerekiyor. Feribot fiyatları, 150 cc üzerindeki motosikletler için standart: 10 TL. Yolcular için ayrıca ücret alınmıyor.
Feribot saatleri yazın, kışın ve bayramlarda değiştiği için yola çıkmadan önce güncel bilgileri http://www.gestasdenizulasim.com.tr/ ‘den öğrenin. Feribot limanında araç kuyruğu oluştuğu için, feribot saatinden yarım saat önce limanda olmaya çalışın. Genellikle motosikletlere öncelik tanınıyor ve kuyruktan çıkarak feribota binmeniz için görevliler tarafından size yol veriliyor. Feribot biletini, feribota binmeden hemen önce gişeden almanız gerekiyor. Buradan verilen fişleri saklayın, çünkü feribot girişinde görevli bunları görmek istiyor ve köşelerini yırtıyor.
Son iki geceyi ıslak, uykusuz ve biraz da gergin geçirmiştik. Bu yüzden yorgun ve kirliydik. İyi bir uykuya ve sıcak bir duşa ihtiyacımız vardı. Geceyi bir otel veya pansiyonda geçirmeye karar verdik. Lonely Planet’ta tavsiye edilen otellerden ikisine, cep telefonundan internete girerek baktık ama www.booking.com'da akşam için yer olmadığı belirtiliyordu. Bir diğer seçenek olan Yellow Rose Pansiyon’da yer vardı, telefonla da teyit ettirdik. Kitapta 2011 yılı için fiyat, iki kişilik oda için kahvaltı dahil toplam 40 TL yazıyordu, güncel fiyatı ise 60 TL idi.
Çanakkale’ye çıkınca, kentin merkezinde, saat kulesi civarındaki pansiyona gittik. Odalar küçük ama temizdi. Duş için sıcak suyu vardı (şampuan, saç kurutma makinesi, vs. bulunmuyor). Pansiyonun yeri çok iyi. Buradan, müzeler dahil görülmeye değer her yere kolayca ulaşabilirsiniz. Pansiyonun iyi taraflarından biri de, garajının bulunmasıydı. Motosikletimizi garaja koyup kilitleyince rahatladık. Pansiyonun kahvaltısı klasik: ekmek, beyaz peynir, tereyağı, reçel, haşlanmış yumurta, doğranmış salatalık, çay veya kahve. Doyurucu bir kahvaltı. Personeli kibar ve ilgili. Odaları saat 11:00 boşaltmak gerekiyor ancak biz müze ziyareti yapacağımız için rica ettik, böylece motosiklet çantalarla birlikte garajda kalmaya devam etti, kaskları da resepsiyona bıraktık.

Yellow Rose Pansiyon'un adresi: Kemal Paşa Mah. Yeni Sokak, no: 5, Cevatpaşa, Çanakkale
http://www.yellowrose.4mg.com
Tel. no: (0286) 217 3343 

Çanakkale küçük ve güzel bir kent. Saat kulesini birçok dükkân ve mütevazı restaurant kuşatıyor. Biraz ötede, Osmanlı ordusunun, Çanakkale’yi geçmeye çalışan düşman gemilerine karşı kullandığı toplardan birini görebilirsiniz.
Saat Kulesi, Sultan II. Abdülhamit zamanında yapılmış

Akşam sahil kesiminde yürümek keyifli. Burada sahil boyu kafe ve barlar bulunuyor ve oldukça canlı bir yer. Bir bara oturduk, bira 8 TL idi. 
Saat kulesinden sahile yürürseniz, birkaç dakika sonra sizi Troy filminde kullanılan Truva Atı karşılayacak.
Truva Atı, göründüğünün aksine tahtadan yapılmamış

Otelin biraz ötesinde ise Çimenlik Kalesi var. Deniz kıyısında yer alan kale, tamamını Türklerin yaptığı nadir kalelerden biri. Giriş kişi başı 5 TL. Müzede fotoğrafa izin verilmiyor, ancak 10 TL öderseniz izin veriliyor (biz ödemedik, yalnızca bahçede birkaç fotoğraf çektik. Müzede sergilenenler Kabatepe Tanıtım Merkezi’ndekiler ile çok benzerdi). Kalenin bahçesinden Gelibolu’yu, Kilitbahir Kalesi’ni izlemek çok keyifli. 
Çimenlik Kalesi bahçesinden Gelibolu'daki Kilitbahir Kalesi'nin manzarası

Bahçede Osmanlı zamanında ve yakın geçmişe dek kullanılmış çok sayıda top, mayın, vb. silahlar sergileniyor. İçeride ise Gelibolu kara savaşları sonrasında ele geçmiş tüfekler, çeşitli malzemeler, mermiler ve diğer aletler sergileniyor. Müzeyi gezmek bir saat sürüyor.
Çimenlik Kalesi'nin bahçesinde çok sayıda top bulunuyor

 Arkeoloji Müzesi ziyaretini iptal ettik çünkü zamanımız kalmamıştı. Assos ve İzmir'e dönüş için önümüzde uzun bir yol vardı. Aklımız Arkeoloji müzesinde kalsa da, bu, buraya tekrar gelmek için iyi bir bahane olacaktı.
Assos’a, Gezi Türkiye Tatil Rehberi’nin tavsiyesine uyarak farklı bir yoldan ulaştık. Ezine’den Ayvacık yönüne gitmek yerine Gülpınar’a yöneldik. Bu yol daha uzun ama trafik yok, kırlardan ve köylerden geçiyor. Manzarası güzel, zamanınız varsa deneyebilirsiniz. Yol boyu birkaç antik kent tabelasına rastlayacaksınız. 
Assos'a girişte Aristoteles'in heykeli karşılıyor

Assos’a vardığımızda saat 16:30’a yaklaşıyordu. Assos çay bahçesinde gözleme yedik (tanesi 4 TL). Sonra Assos antik kentine çıktık. Giriş 8 TL, müzekart geçerli. Antik kente, taşlı yollardan  birkaç dakikalık bir yürüyüşle ulaşılıyor. Yol boyu satıcılar dizili, bunlar, örtü, şal, magnet, heykelcik gibi şeyler satıyor. Hedeflerinde kadınlar var, erkekler pek alışveriş yapmadıkları için onlara seslenmiyorlar. Assos, turistik bir yer olduğu için burada otel fiyatları yüksek. 
Assos antik kentinin manzarası günbatımında müthiş, zaten herkes günbatımına doğru geliyor. 

Assos'ta günbatımı


Athena Tapınağı’ndan birkaç sütun ayakta. Aristoteles burada birkaç yıl kalıp ders vermiş, Pers istilası baş gösterince ayrılmış. İlk ziyaretimde olduğu gibi bu kez de Assos'tan ayrılmak istemedim ve Aristoteles’in neden burayı tercih ettiğini daha iyi anladım.
Athena Tapınağı'ndan geriye kalan birkaç sütundan ikisi

Eskiden tapınak böyle görünüyormuş
Assos'tan manzara

İnsan bu manzaraya dalıp gidiyor

Assos yat limanı görülmeye değer

Assos yat limanı restaurant ve otellerle dolu

Burada bir saat kalıp ayrıldık. Motosiklete bindiğimizde hava kararıyordu. Dönüşe geçmeden önce Annie'ye yat limanını da göstermek istiyordum. Ancak limana varınca zamanımız kalmadığı için motordan bile inemeden geri döndük, İzmir'e doğru yola düştük. Tam karşımızdan doğan koca ay kızıldan sarıya dönüyor ve bize yol gösteriyordu. 23:50’ye dek süren yolculuğumuz, başladığımız yerde, İzmir’de son buldu.
Bu gezide, istememize rağmen Bozcaada’ya gidemedik. Bir başka sefere Ayvalık, Gelibolu ile Çanakkale’nin (arkeoloji müzesi) göremediğimiz kısımları ile Bozcaada gezisini yapmak istiyoruz.
Beş gün boyunca zaman zaman dışarıda yedik, zaman zaman da marketten satın aldığımız yiyecekleri.  Bir gece hariç diğer geceleri kampinglerde, çadırımızda geçirdik. Toplam konaklama masrafımız 140 TL tuttu.Honda CRF 250 L ile beş günde 1056 km. yol yaptık. Benzin için 225 TL harcadık. Gezinin toplam maliyeti (benzin dahil) 670 TL oldu.
İlerleyen günlerde, yanımıza aldığımız eşyaların listesini de yazacağım.

Gezinin kısa video klibi için: http://www.youtube.com/watch?v=PkKkl_z-qyA