Honda CRF 250
L , çıktığı günden bu yana ilgi çeken ve merak edilen bir
motosiklet oldu. 250 cc segmentinde fazla seçenek olmaması ve ek olarak
fiyatının rakiplerine göre daha düşük olması bu ilgiyi daha da arttırdı.
Honda, bu motosiklet ile birlikte pazara modern bir
motosiklet kazandırmış oldu. Daha önce 4999 $’lık fiyatı ile CRF 230 L’nin
yerine üretilen bu motosiklet ile Honda daha fazla rekabet etme ve bu
rekabetten pay alma şansı kazandı. CRF 230 L kötü bir motosiklet olmamasına karşın
daha kaliteli olan Yamaha XT 250 ve daha off road özellikli bulunan Kawasaki
KLX250 karşısında zayıf kalıyordu. CRF 250 L ile Honda büyük bir adım atmış oldu.
CRF 250 L, güvenilir ve dayanıklı bir motosiklet. Sürüşü keyif veriyor |
Gelelim motosiklete… CRF 250 L agresif görüntüsü nedeniyle
pek çok insanda kros motoru olduğu izlenimi uyandırıyor. Hatta forumlardan
gördüğüm kadarıyla, motosiklete yeni başlayacak olanların bir bölümü bu
motosikleti büyük ölçüde kros amaçlı kullanım için almak istiyor. Bu konuya
aşağıda daha ayrıntılı olarak değineceğim. Şimdilik motosikletin görünümü ile
ilgili değerlendirmelerimize devam edelim.
CRF 250 L’nin grenajı modern. Siyah beyaz ve kırmızı beyaz
olarak iki renkte üretilen bu motosikletin Türkiye’de yalnızca kırmızı beyaz
rengini bulmak mümkün. Kırmızı beyazın bu motosiklete daha fazla yakıştığını
düşünmekle birlikte diğer renk seçeneğinin de bulunmasını tercih ederdim.
Grenajın plastik olması, hasar karşısında ucuza parça
değişim imkânı sağlıyor. Motosikletin bakımı çok kolay. Bütün parçaları kolayca
sökülüp takılabiliyor. Motosikletin sol tarafında, basit tamiratları yapabilmek için anahtarla açılabilen gizli bir bölme var ve çok iyi gizlenmiş. Kullanılan malzemeler genel olarak iyi. Ayaklıklar geniş ve dişli, off road kullanımı için uygun. Gösterge elektronik,
rakamlar büyük ve okunaklı. Yakıt göstergesi ile dijital saat çok yararlı,
devir saati yok. Aynaların görüş açısı çok iyi, görünüşleri de güzel. Ön far ve arka lamba
modern ve güzel bir görünüme sahip. Ön far agresif çizgiler taşıyor, bu da
motora hoş bir hava vermiş.
CRF 250 L'nin ön farı agresif çizgiler taşıyor |
Yakıt deposu, bu tür motosikletlerde olduğu gibi küçük, 7.7 litre uzun
menzillerde yetersiz kalıyor. Benim gibi uzun yol yapmayı seviyorsanız ve zaman
zaman medeniyetten uzakta seyahat ediyorsanız ne yazık ki yanınızda fazladan yakıt
taşımanız gerekiyor. Acerbis firması, CRF modelleri için off road’a ve daha
uzun menzile yönelik plastik ve daha büyük yakıt tankları üretiyor ama belki
CRF 250 L
henüz yeni bir model olduğundan, piyasada şimdilik plastik yakıt deposu
bulunmuyor (artık daha büyük plastik depo temin etme olanağı bulunuyor, bkz. http://motosikletgezileri.blogspot.com/2013/11/honda-crf-250-l-icin-daha-buyuk-yakit.html
Plastik yakıt tanklarının avantajı, bilindiği gibi darbe sırasında daha dayanıklı olmasından kaynaklanıyor. Metal tanklar, darbe aldığında içe göçtükleri ve bunun sonucunda çoğu zaman onarımları da olanaksız olduğu için motosiklette kalıcı hasar bırakabiliyor.
Plastik yakıt tanklarının avantajı, bilindiği gibi darbe sırasında daha dayanıklı olmasından kaynaklanıyor. Metal tanklar, darbe aldığında içe göçtükleri ve bunun sonucunda çoğu zaman onarımları da olanaksız olduğu için motosiklette kalıcı hasar bırakabiliyor.
Gidon yüksekliği ayakta sürüş için çok konforlu değil, biraz
daha yüksek bir gidon daha iyi olurdu.
Farların gücü yeterli. Kısa farlar parlak, zaman zaman diğer
araç sürücüleri tarafından uzun far sanılıyor.
Ön ve arka hidrolik disk frenler vasat. Arka fren dikkatli kullanılmazsa (özellikle acil frenleme durumunda) çabuk
kilitliyor. Haliyle durma mesafesinden de üstün bir performans beklememek gerekiyor.
Motosikletin dengesi iyi, ağırlığı sürüş esnasında
hissedilmiyor ama 138 kg
kuru (144 kg
dolu depo) ağırlığı biraz fazla. Öyle ki, bu ağırlık CRF 250 L’yi segmentindeki
en ağır motosiklet haline getiriyor.
CRF 250 L dolu deposuyla 144 kg.'ye varan ağırlığı ile rakiplerine göre daha ağır bir motosiklet |
Selesi bu tür bir motosiklet için rahat sayılır.
Segmentindeki en konforlu sele CRF 250 L’ninki. Tek kişi Antalya’dan İzmir’e
yaptığım (yaklaşık 500 km )
yolculuklarda, benzin almak için durmak zorunda kalışımı saymazsak, hiç mola
vermeden yolculuk yapabiliyorum. Bu kişiden kişiye değişebilir ama kanımca
konforlu ve yorulmadan seyahat etme limiti bu motosiklet için günde 300 km . civarı. Fazlası
yorucu oluyor. Sele, bir saatten sonra uyuşturmaya başlıyor, özellikle saatte 100 km hızın üzerine
çıkıyorsanız, artan titreşime bağlı olarak bu uyuşukluk/karıncalanma hissi
artıyor.
Sele, iki kişi için dar ve bu şekilde yolculuk yapmak keyifli değil. Bir başkası ile yolculuk yaptığınızda, uyuşukluk
hissinden kurtulmak ve daha rahat bir oturuş pozisyonu elde etmek için selede
yer değiştirmeniz mümkün olmuyor ve 45 dk.’dan sonra ya kısa bir mola vermeniz
gerekiyor, ya da arada sırada motosiklette ayağa kalkmanız… Oturuş pozisyonu ve
ayaklıkların mesafesi iyi. Ancak arka yolcu için ayaklıklar yüksekte kalıyor ve mesafe kısa. Oturuş pozisyonu rahat değil. Kısa ayaklık mesafesi ve yükseklik, arkada oturan için uzun yolda diz ağrısına neden oluyor.
Biz bu sorunu, arkaya koyduğumuz çanta (topcase) ile
hafiflettik. Kız arkadaşımın diz ağrısı hissedilir derecede azaldı. Çünkü artık sırtını yaslayabiliyor ve böylece dik oturmak için fazladan güç harcamıyor. Kız
arkadaşımın bir diğer şikâyet konusu, çok yukarıda kaldıkları için, arkadaki ayaklık yerlerinden yeterince destek
alamamasıydı. Arkaya monte ettirdiğim yan çanta
demirleri buralara kadar uzandığı için şimdi ayaklarını buralara da dayayıp
daha iyi destek alabiliyor.
CRF 250 L'nin selesi iki kişilik yolculuklarda çok rahat değil |
Titreşime gelirsek… 100 km .’nin üzerinde hissedilir derecede artış
oluyor. Ama bu artış, aynaları titretecek, ayaklıklardaki ayaklarınızı uyuşturacak
ölçüde değil. Kabul edilebilir bir titreşimden söz ediyorum. Motosiklet 115 ile
120 km .
hız aşılırsa hafif yalpalamalar yapmaya başlıyor. İki kişi ile yolculuk
sırasında ağırlık nedeniyle bu yalpalama ya hissedilmiyor ya da ciddi ölçüde
azalıyor. Gene de bu yalpalama sürüşü riske sokacak, dengeyi bozup kontrolü
yitirmenize neden olacak ölçüde değil. Yalnızca sürüş konforunu azaltıyor ve
sürüş bu saatten sonra iyice vahşi/tatsız bir hale geliyor.
Hız konusu, forumlarda en çok tartışılan konulardan biri ve
en çok yanlış bilgi de bu konuyla ilgili. Bazıları, motosikletin çok rahat bir
şekilde saatte 140 km .
hıza ulaştığından söz etmiş. Bu bilgi kesinlikle doğru değil. Bu motosiklet ile
4 ayda 10.600 km .’yi
aşkın yol yaptım. Bunların büyük bölümü uzun yoldu ve defalarca son sürate
çıkma, hızlanmasını görme ve değişik yol ve hava koşullarında
test etme imkânı buldum. Motosikletin son hızını
saatte 120 km .
olarak belirtirsem yanlış söylemiş olmam. Ama yol koşulları (eğim, asfalt
kalitesi, vb.) ile hava koşulları (rüzgâr) bu durumu çok değiştiriyor. Bazen 105 km .’yi geçemezken, bazen
130’lara çıktığım oldu. Ancak 130’lara nadir çıkıyor. Hatırladığım kadarıyla
ibrede en çok 141 km .’yi
gördüm ama yalnızca birkaç saniye sürdü. Düş kırıklığına uğramayın ve son
sürati saatte 115 ile 120 km .
arası kabul edin. Kaldı ki, saatte 130 km ve üzerinde yalpalama ve titreşim arttığı için
motosikleti kontrol etmek güçleşiyor. Sürüş de büsbütün tatsız bir hale geliyor. Hız sizin için önemli bir kriterse, belki
de bu motosiklet sizin için uygun olmayabilir.
Motosikletin (yurtdışı testlerinde) en çok eleştirilen noktası ise, arka süspansiyonu. Ön süspansiyon idare eder ise de,
arka süspansiyon arazi için fazla yumuşak. Bu nedenle sert off road
denemelerinden kaçınılması, kros amaçlı kullanılmaması gerekiyor. Bu amaçla
kullanmak isteyenlerin yurt dışında arka süspansiyonu değiştirttiğini de
belirteyim (600 $ civarı). Süspansiyon sertliği ayarlanamıyor ve bu da olumsuz bir özellik. CRF 250 L, hafif arazi koşullarında son derece başarılı.
CRF 250 L, ağır olmayan her türlü arazi koşulu ile çok rahat başa çıkabiliyor |
Sele yüksekliği 875 mm . Bu, boyu 1.75 altında olanlar için biraz
sorun olabilir.
Yakıt konusunda kesin bir rakam veremeyeceğim. Sürüş tarzı
çok etkiliyor. Agresif ve hızlı kullanımda (uzun yol için) bir depo ile
ortalama 130 - 150 km .
yol yapılıyor. 100 km .’nin
altında bir hızla seyredildiğinde ise 180 km bulabiliyor. Deposu 28.10.2013 tarihi
itibariyle 30 TL’ye doluyor. Fabrika değerlerine göre, motosiklet 100 km .’de ortalama 3 lt.
benzin tüketiyor. Benim hesaplarıma göre ise uzun yolda ortalama 3,5 lt.
tüketiyor (üreticiler genellikle ideal koşullarda test ettikleri için çoğu
zaman fabrika verileri daha düşük çıkıyor). Şehir içi 4 lt. yakıyor. Bu
rakamlar kesin değil, benim gözlem ve deneyimlerime dayanıyor.
Motosikletin egsozu yukarıda kaldığı için buralara yan çanta
koymak ciddi bir sorun oluyor. Bu yüzden kumaş çantamı iki kez yaktım.
Türkiye’de buna uygun çanta demiri de bulamadım. Demirciler de çoğu zaman
uğraşmak istemedikleri için yapmaya yanaşmıyor. Çareyi Amerika’dan 289 $’a yan
çanta demiri getirtmekte buldum.
Bu motosiklet yeni üretildiği için şu anda piyasada yeteri
kadar destekleyici ürün bulunmuyor. Zamanla daha iyi olacaktır.
Konfor önceliğiniz değilse, CRF 250 L ile iki kişi de seyahat edebilirsiniz |
CRF 250 L ,
şehir içi kullanımda da çok rahat. Arıza çıkarmayan, bakımı kolay ve dayanıklı
bir motosiklet. İlk kez motosiklet alacaklar için de çok iyi bir seçenek. Ayrıca
eğer konfor düşkünü değilseniz, bu motosiklet ile dünyanın öbür ucuna bile
gidebilirsiniz (yalnızca küçük yakıt tankı biraz sorun olabilir).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder